BÜYÜK GÜNAHLAR

 Merhaba arkadaşlar buğünki konumuz islamla alakalı olacak. Hepimizin bilmesi gereken büyük günahlar hakkında hem sunum şeklinde hemde bilgilendirme şeklinde bir yazı olacak. İsteyen alıp sunumunu hazırlar isteyen öğrenmek amaçlı okuyabilir. Başlayalım o zaman. 

A) GÜNAH KAVRAMI

Günah, dinde suç sayılan, Allah'ın emirlerine aykırı olan iş ve söz demektir  

1) ZİNA 

Büyük günahlardan biriside zinadır. 

Zina, aralarında meşru bir evlilik olmayan, nikah bağı bulunmayan kimselerin cinsel ilişkide bulunmalarına denir. 

Allah Teala, Kur'anı Kerin'de;

"Zinaya yaklaşmayın, zira o, bir hayasızlıktır ve kötü bir yoldur." buyuruyor ve aralarında nikah bağı bulunmayan kadın ve erkeğin cinsel ilişkide bulunmalarını yasaklıyor. Allah'ın bu yasağına uymayarak aralarında nikah bağı bulunmayan erkek ve kadının zina demek olan cinsel ilişkide bulunmaları günahtır ve suçtur

Peygamber efendimiz (sav) de bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur;

"Müminleri, Allah'tan daha çok, fenalıklardan daha çok koruyan yoktur. Bunun için Allah Teala, açık kapalı fuhşiyatı (zinayı) haram kılmıştır.

Zinanın, ahlaki, sosyal, hukuki ve sıhhi pek çok zararları vardır.

Toplumların çekirdeği ailedir. Sağlıklı nesil bu yuvada yetişir. Çocuk fiziki gelişmesini de, ahlak ve terbiyesini de önce buradan alır. İnsan sevgisinin kaynağı ailedir.

Bu yuva için en büyük tehlike zinadır. Zina herşeyden evvel ailenin teşkilini engeller. Kurulmuş olan ailenin ise dağılmasına sebeb olur.

2) ŞİRK

Şirk, Allah'a ortak koşmak, Allah'tan başka ilah olduğuna inanmaktır. Şirk denilince akla bu gelir. Bu anlamdaki şirk, sadece büyük günah değil, küfürdür. Çünkü allah tektir, benzeri ve ortağı yoktur. 

Kuranı kerimde şöyle buyuruyor; [Bakara163] 

"ilahınız bir tek ilahtır. O'ndan başka ilah yoktur. O Rahman'dır Rahim'dir. 

Allah'a ortak koşan kimse tevbe etmedikçe, Allah Teala onu bağışlamayacağını bildirmiştir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur; [Nisa48] 

Allah, kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan başkasını dikediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse, büyük vünah ile iftirada bulunmuş olur. 

Şirkin bir çeşidide, Allah'a yapılan ibadete başkasını ortak kılmak ve araya birtakım aracılar sokmaktır. 

Peygamberimiz (sav), Allah'tan başkasına ibadet anlamı taşıyan her türlü söz ve davranıştan sakınmamız hususunda bizi uyarmış ve bu konuda şöyle buyurmuş;

"Hıristiyanların Meryem oğlu isa'yı övdükleri gibi beni övmeyin. Şüphesizki ben Allah'ın kuluyum. Bana, 'Allah' ın kulu ve O'nun elçisi' deyiniz. 

 Bilinsiği gibi Hıristiyanlar, Hz. İsa'yı, onu ilahlaştıracak kadar övmüşler ve böylece küfre girmişlerdir. Hıristiyanların, Hz. İsa'ya onları uyarmasına rağmen tanrılık isnat etmeleri, onkarı küfre götürdüğü için, Peygamberimizin bizi uyararak, böyle korkunç bir hataya düşmememiz maksadıyla kendisine sadece "Allah'ın kulu ve elçisi" dememizin yeterli olduğunu bildirmektedir. 

3)SAVAŞTAN KAÇMAK

Dini görevlerimizden biriside vatanı korumak, gerektiğinde bu uğurda savaşarak ölmektir. Vatan, Müslümanların vazgeçemeyecekleri çok önemli bir varlıktır. Çünkü din, namus ve bağımsızlık gibi kutsal değerler, ancak vatan sayesinde korunabilirler. 

Dinimiz askerliğe büyük önem vermiştir. Sınırda bir gün bir gece nöbet beklemenin, bir ay fündüz nafile oruç tutup gece namaz kılmaktan daha hayırlı olduğunu Peygamberimiz haber vermiştir. 

Askerlik, vatanı savunmak için hazırlıklı olmak demektir. Barış içinde yaşamak için bu gereklidir. "Hazır ol cenge, eğer ister isen sulhu salah" sözü bunu ne güzel ifade etmektedir. Barış içinde yaşamak isteyen savaşa hazır olmalı ve savaş için gereken herşeyi hazır bulundurmalıdır. 

Kur'anı kerim'de şöyle buyurmuştur;[Enfal15-16]

"Ey mü'minler, (savaşta) toplu halde kafirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arkanızı dönmeyin (korkup kaçmayın). Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında kim öyle bir günde onlara arka çevirirse (korkup kaçarsa) muhakkaki o, Allahın azabı ile döner.,yeride cehennemdir. O ne kötü varılacak yerdir. "

Bir savaş anında Devletin orduya katılma çağrına uymamanın ve kaçaklık gösterilmesinin Allah Tealave Peygamberi tarafından en ağır nefret ve şiddetle karşılandığını Tebük seferine katılmayan üç kişi ile ilgili olayda görüyoruz. 

Olay şudur;

Tebük seferine mazeretleri olmadığı halde katılmayan Ka'b ibn Malik Murare b. er-Rebi el-Amri ve Hilal b. Ümeyye el-Vakıfi peygamberimiz tarafından çok ağır bir şekilde cezalandırılmışlardır. Peygamberimiz, Müslümanların bu üç kişi ile konuşmasını yasakladı. Gerçekten bu çok ağır bir ceza idi. Çarşı pazarda dolaşırken karşılaştıkları hiç kimse bunlara selam vermez, konuşmaz, yüzlerini dönerdi. Bunlar çok daralmış ve bunalmışlardı. Allah'a yalvarıyor bu suçlarının bağışlanmalarını diliyprlardı. Nihayet elli gün sonra Cenab'ı Hak tevbelerini kabul buyurmuş ve kendilerini bağışladığını bildirmiştir. 

4)ADAM ÖLDÜRMEK

5)SİHİR

6)KEHANET VE FALCILIK 

7)UYUŞTURUCU MADDELER KULLANMAK 

8)FAİZ

9)GIYBET

EVET ARKADAŞLAR BU YAZIMIZDA ALINICAK ÇOK DERS VAR RABBİM BU HATALARA DÜŞMEKTEN KORUSUN DÜŞENLEREDE TEZ VAKİTTE HİDAYET VERSİN



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

WHAT IS SJADAH OF TILAVET (reading) AND HOW TO DO IT

TİLAVET (okuma) SECDESİ NEDİR VE NASIL YAPILIR